GÜNDEM

6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesi tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdı! ‘Bebek gelinler’ için o isim açtı ağzını yumdu gözünü

İstanbul’da İsmailağa Cemaatine bağlı bir ailenin 6 yaşındaki kız çocuklarını evlendirerek cinsel istismarına neden olduğu olay tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Mide bulandıran olaya tepkiler artarken köşe yazarı Murat Sururi Özbülbül de çocuk gelinleri kaleme aldı.

Geçtiğimiz hafta ortaya çıkan çocuk gelin olayı herkesi isyan ettirdi. İstanbul’da henüz altı yaşındayken İsmailağa Cemiyeti’ne bağlı ailesi tarafından evlendirildiğinin ortaya çıkması “Yeter artık” dedirtti. Köşe yazısında bu konuya yer veren Murat Sururi Özbülbül yazısını “Bebek gelinler” başlığıyla paylaştı. İşte, Özbülbül’ün o yazısı…

“BEBEK GELİNLER”

Evet, elbette ben de biliyorum ülkemizin çok ama çok önemli ekonomik ve siyasi sorunları var, lakin son günlere damgasını vuran altı yaşındaki bir kız çocuğunun ailesi tarafından herifin birinin koynuna sokulması o kadar iğrenç ve dehşet verici bir olay ki tüm diğer sorunları gölgede bırakıyor, konuşulmasını gereksiz kılıyor.

Bu ülkede bizler altı yaşında bir bebeğin ailesi tarafından herifin birinin koynuna sokulmasını, döşeğine karı olarak verilmesini, taciz ve tecavüze uğramasını engelleyemiyorsak yuh olsun bize, yansın bu dünya, yıkılsın başımıza çöksün gök kubbe… Doğrudur cinsel taciz ve tecavüz denilen sapıklık dünyanın her yerinde, her zamanında ve her toplumunda görülür. Bazen taciz ve tecavüzün hedefinde çocuklar da olur lakin bu sapık eylem dünyanın her yerinde en iğrenç suç olarak görülür, kişi ya da aileler şikâyetçi olur, suçlular yakalanır ve cezalandırılır.

Dünyanın bazı ülkelerinde özellikle de İslam ülkelerinde dini inanç, töre ya da gelenek yüzünden reşit olacağı kanuni yaş haddinden önce evlendirilen kız çocukları yani çocuk gelinler sorunu da görülür.

Fakat bu olay bir dehşet; ortada bir “çocuk gelin” değil bir “bebek gelin” vakası var… Bir kız çocuğu bebek sayılacağı bir yaşta, ailesi tarafından dini bir cemaat içinde herkesin bilgisi dâhilinde evlendirilmiş.

Bu olayın en dehşet verici tarafı da ağır ve iğrenç bir suç olan bu eylemden dolayı ne aile ve ne de damat en ufak bir suçluluk duymuyor, pişmanlık hissetmiyor dahası yaptıklarını doğal ve meşru olarak kabul ediyorlar.

Yani bu olay birçok taciz ve tecavüz olayında görüldüğü gibi cinsel isteklerine hâkim olamayan bir sapığın rastgele ve beklenmedik bir saldırısı değil, bilinçli olarak ve tasarlanarak defalarca işlenmiş birçok kişinin katıldığı ve birçok tanığın da sessiz kalmayı tercih ettiği organize bir suç var ortada. Açık ve net olarak söylemek gerekir ki ortada bilinçli bir tercih ve tasarlanarak işlenmiş organize bir suç eylemi bulunuyor.

Pekâlâ, bir anne babayı ve yetişkin bir erkeği bilinçli olarak böyle iğrenç ve vahim bir suç işlemeye sevk eden nedir?

Toplumun bir kesimini duyduğu, gördüğü, bildiği halde altı yaşındaki bir bebeğin vahim bir tecavüze kurban edilmesine sessiz kalmaya iten ve hatta kamu güvenliğini sağlamakla görevli bazı memurları bile konuyu örtbas etmeye sevk eden toplumsal iklim, duygu, düşünce, inanç ya da baskı ne olabilir?

İşin açığı ortada toplumun sanıldığından daha büyük bir kesimini etkileyen bir sorun ve kız çocuklarına yönelik çok vahim bir tehdit olduğunu düşünüyorum, bu olayda gördüğümüz sadece buzdağının su üstünde kalıp açığa çıkan kesimi gibime geliyor. Sorunun kaynağı elbette inanç dünyası ve bu inanç dünyasının örgütlenmiş hâli tarikat ve cemaatler.

 6 YAŞINDA EVLENDİRİLEN ÇOCUK GELİN

Bu tarikat ve cemaat mensupları bilinçli ve organize bir şekilde Türkiye Cumhuriyetinin kanunlarına meydan okuyorlar. Üstelik bunlar sadece kanunlara meydan okuyup uymamakla kalmıyor, kendi arkaik şeri düzenlerini Türkiye Cumhuriyetinde de kurmak, demokrasiyi yıkarak şeri düzene geçmek için olağanüstü bir gayret de sarf ediyorlar.

Dikkat edin birçok şeriat, tarikat ve cemaat savunucusu aman dine dokunmayın, tarikat ve cemaatleri suçlamayın bu bireysel bir olaydır, üstünü kapatıp görmezden gelin diyor. Hayır, efendim bu bireysel bir suç değil, irine dönüşmüş bir zihni yapının tasarlayarak işlediği organize bir suçtur ve bu suçun altında yatan bir fikir ve inanç vardır.

Kanıt mı istiyorsunuz?

İşte size kanıt: İsmailağa cemaatinden cüppeli Ahmet “İslam’da evlilik için yaş sınırı yoktur. Ama kız buluğ çağına ermedikten sonra birleşmek caiz değildir” demiyor mu?

Sosyal Doku Vakfı Başkanı Nurettin Yıldız da “10 yaşında, 7 yaşında, 6 yaşında 78 yaşında, yaşıyorsa 135 yaşında bir insan evlenmeye adaydır, ne küçük yaşta olduğu için ne büyük yaşta olduğu için nikâha engel bir durum yoktur… Kur’an’a iman edenler açısından hiç bir sorun yoktur, çünkü küçük çocukların da evlenebilecekleri hükmü Kur’an’dan alınmadır.” Demiyor mu?

Bu gerçeği bilmeden ve bu gerçekle yüzleşmeden çocuk, hatta bebek gelin sorununu ne anlamak mümkündür ve ne de çözmek…

Başa dön tuşu